Bugün istiklal caddesinde yürürken kendimi sorguladım.
O yol hayat yolum gibiydi;
Sağa sola savrulan insanlar duygularım, üzerime gelen kalabalık yorgunluğum,
çarpıp tekrar yoluna  devam eden insanlar ilişiklerim gibiydi.
Her şey ben oluyor, yürürken çıkan ayak sesleri çığlıklarıma dönüşüyor. Yol mu uzun yoksa yorgunluğum mu? Ellerim titriyor, düşüncelerim aklımdan çıkmış boğazımda düğümleniyor. Nefes almak istiyorum, kalabalık izin vermiyor. Geniş zamanın içinde sıkışmış bütün zaman kiplerim. Şimdiki zamanın içinde yaşanan geçmiş zaman gibiyim.
29 harfin içinde kaybolmuşum. Kelimeler düğüm olmuş. Biliyor musun? Kendime itiraf edemediğim kelimelerim var benim.  Cümlelerim de hayatım gibi devrik bu aralar. Anlayacağın, bu aralar benim gibi yıprandı kelimeler.
Oyunun başrolü ben miyim yoksa figüran mıyım? İnsan kendi filminde figüran olmaz tabi. Saçmalama. O zaman lütfen, başrolü olduğum hayat filmimi tekrar izlemek istiyorum. İyi oynayamadığım yerleri bir daha çeksinler, acemiliğime geldi.
Kötülüğün kazandığı yerde iyi olmayı benimsemek ne kadar zor. Neden dünya bu kadar kötülük doldu? Ne zamandan beri herkes bu kadar can acıtır oldu? Gözyaşlarımdan öpsün istedim, uçurumum oldu. Öğreniyorum. Artık kimseye anlam yüklemeyerek başlıyorum, anlamlar biriktikçe anlamsızlaşıyor gibi.
Son geliyor.
Bitecek birazdan.
Bağlayamıyorum kelimeleri.
Doğru ya
"Gidiyorum" dedin. Bana ait yüzlerce kelimeyi beraberinde götürdün.