Ülke gündeminin karışık, yorucu ve bunaltıcı havasından çıkıp geldim, biraz magazin konuşalım. Yazıma bu başlığı uygun gördüm; kimi sadece konuşarak kimi ise konuşmaktan ziyade yaptıkları ile biliniyor, anılıyor. Şimdi yükselen ve alçalan isimlere bakalım, neden yerlerini bu şekilde belirlediğime göz atalım…
Hemen haftanın out ismi ile başlıyorum. Aslında bu ismi bu bölüme yazmak bile istemezdim ama daha fazla duramadım; Nihat Doğan! Bilenler anladı, bilmeyenler ‘ne yaptı acaba yine’ diyor, farkındayım. Söylemekten bile imtina ettiğim hatta utandığım, küçük yaşta kız çocuklarını evinde bir süre alıkoyduğu iddiasını biliyorsunuzdur ki, o iddia sonrası kendini paralayarak birilerine had bildirmeye çalıştığı programdan ayrılmıştı onu geçtim. Onun üzerine seçim sonrası ‘Nihat Doğan Ankara ve İstanbul’da konser vermeyecek söylentilerini çok avam bir şekilde yalanlaması fazlaca dikkatimi çekmişti.
‘Böyle bir şey yoktur arkadaşlar’ gibi bir açıklama, söylentinin yalan olduğunu anlatmaya yeterdi ancak bel altı imalarda bulunarak Twitter paylaşımı yapması akıl alır gibi değil. Öyle veya böyle, severiz ya da sevmeyiz sonuçta tanınan biri çirkin üslup kullanması ne kadar doğru? Takip edip, yorum yapanlara ayarsız cevap vermesi ne kadar doğru? Bu ülkenin başındaki insanlar kötü sözlere maruz kalıyor da, sen kimsin demezler mi adama?
Son yaptığı ise İsrail, Tel Aviv’de sahneye çıkan Özcan Deniz ve Aslı Enver’e ettiği hakaret! Bir paylaşımında aynen şöyle demiş “İstanbul ve Ankara’da konser vermeyeceğim diye k..larından laf uydurup şahsımı linç eden kansızların, Gazzeyi bombalayan masum müslümanları katleden terör devleti İsrail’de konser veren Özcan Deniz ve Aslı Enver’e tek kelime etmemelerinin sebebi emperyalizmin i.i olmalarıdır."
Konser öncesi Filistin İçin İsrail'i Boykot Girişimi olarak bilinen BDS hareketi, Özcan Deniz’den konseri iptal etmesini istemiş ancak Deniz bunu kabul etmemiş. Nihat Doğan’ın tepkisi de bu yüzden. Tamam, sen BDS hareketini destekleyebilirsin, eğer tepki göstereceksen sahneye çıkan isimler dışında İsrail’e faydası olan her şeye, herkese göstereceksin. İsrail’den ithal ettiğimiz tohumların ne kadar olduğunu, ne kadar tuttuğunu biliyor mu acaba Sayın Doğan? Konu ile ilgili bir sosyal medya paylaşımını gördünüz mü? ‘Bizim ülkede domates yetişir, çiftçiye destek verelim İsrail’e bir kuruşumuz geçmesin’ dediği bir paylaşıma denk geldiniz mi? Kişiye, kuruma ve gücü yettiğine müdahale ederse pek samimi olmaz, sadece mide bulandırır o kadar.
Şimdi Özcan Deniz’in ve tabii Aslı Enver’in yasal haklarını kullanması bekleniyor. Belki kişiyi muhatap kabul etmezler ama bence her konuda yorum hakkı olmadığını, hakaret etme hakkı hiç olmadığını birileri bir şekilde anlatmalı Nihat Doğan’a.
Geldik haftanın yükselen ismine. Aslında her daim yükselen nadir isimlerden biri, oynadığı bir reklam filmi hariç neyse onu karıştırmayalım. Kadir İnanır’dan bahsediyorum. Yıllar boyu kadınların âşık olduğu, erkeklerin özendiği bir isim oldu. Hatta ‘Kadir İnanır gibi adamım’ şeklinde klişe cümlelerde yer buldu ev bu yıl sanat geçmişinin yarım aşıra ulaşmasını kutladı.
Kariyerinin 50.yılında Nihat Durak’ın yönettiği Kapı isimli filminde başrol oynadı. Kapı filminde ayrıca Vahide Perçin, Aybüke Pusat, Timur Acar ve Erdal Beşikçioğlu rol alıyor. 190. sinema filminde canlandırdığı karakter ise Yakup. Çekimleri Berlin, Mardin ve İstanbul'da gerçekleştirilen film, dün gösterime girdi bile. Galaya çok istediğim halde katılamadım, benim için çok önemliydi. Olsun ben de en yakın sinemaya gider, izlerim.
İlyas, Tatar Ramazan, Karadağlı Rıza, Bir Bey Oğlu Bekir, Ahmet Kaptan, Kara Bayram, Derviş Bey ve daha niceleri ile hayatımıza giren Kadir İnanır’a sağlıkla, huzurla başarı dolu yıllar diliyorum. İyi ki bu ülkede doğmuş iyi ki bize ait olmuş.
Lafın özü; Boş söz söyleyen insan daha fazla boş konuşan çıkana kadar gündemde kalır, üreten insan ise 50 yıl sonra bile ayakta alkışlanır!
Sevgimle…