Geçtiğimiz haftanın en çok konuşulan, magazin sayfalarında en çok yer alan iki konusundan bahsetme düşüncesindeyim bugün.

Bunlardan biri aslında uzun zamandır gündemde ancak son hafta ciddi bir iddia ile tekrar gündeme oturdu. Şeyma Subaşı ve yazdığı “Sadece Şeyma” isimli kitabı. Bu kitap hakkında düşüncemi soran çok oldu, hemen çok kısa buradan da yazayım; Subaşı’nın kitap yazma hadisesinden önce kendisinin kim olduğu, birikiminin ne olduğu ve hangi vasfı ile bu kadar tanındığı önemli bence. Bir yarışma programından bir medya patronunun eşi olma durumu, ardından da seyahatleri bol bol sosyal medya paylaşımları ile tanındı. Seveni de oldu sevmeyeni de. Eşi Acun Ilıcalı ile iyi geçinmek adına şirinlik yapan ünlüler de sevdi onu zamanında, yaşadığı hayata özenen yurdum kızları da.

Gelelim kitap konusuna. Okumadım, okuyanlardan duyduğum kadarı ile hayatından bir şeyler anlatmış, öğütler vermiş önerilerde bulunmuş. Kitap yazmasını aşağılayan insanlara karşıyım; edebi bir eser oluşturdum demiyor çünkü kişi. Sorun kitap yazmasında değil öneride bulunacak kadar iddialı olmasında. Yorumlardan birinde bir vatandaş şöyle demişti: “bu kadar öneride bulunuyorsun da sen önerileri ciddiye alınacak biri misin?” Kısmen katılıyorum. Çünkü evli bir erkekle ilişki kurup, maddi güç ile yaşadığı hayatını ortalara sermek ve küçük bir kız çocuğu annesi olarak özensiz yaşamak çok da öneri verebilecek biri olmadığının bana göre kanıtı. Neyse geçelim bu hafta kitap ile ilgili söylenenlere. Bakımdan bahsederken ‘cildini temizle, Hidrolik  asit ve nemlendiriciyi unutma’ diyor. Tövbe bismillah!

Hidrolik asit ne ola ki? Hidroklorik asit var, o da bildiğimiz tuz ruhu! Aslında orada Hyaluronik asit demek istemiş, bilenler anlar ama sizce kaç kişi Hyaluronik asit nedir, ne işe yarar biliyor? Bu konu ile ilgili yayın evi de çok suçlandı ancak bana göre suçlu olan kitap yazarı. Hiçbir yayın evi veya editör farklı alanlarda teknik bilgiye sahip olmak zorunda değil. Onlar içerik incelemek, imla hatalarını düzeltmek veya müstehcen ve benzeri ifade ve düşünceler var ise onlara müdahale etmek zorundalar. En azından ilk görevleri bu. Belki ikinci aşamada suçlular ama gerçek sorumlu kitabın yazarı olan kişidir bana göre.

Gelelim ikinci olaya. Haftaya video klibinin bir günde 22 milyon tıklanması ile damgasını vuran Reynmen’den bahsedeceğiz. Aslında beni Instagram’dan takip edenler konu hakkındaki düşüncelerimi biliyor; evet bu genç adamı biraz şımarık buluyorum, bu doğru. Bazen boyundan büyük konuşuyor, haddini aşıyor gibi. Bahse konu şarkıdan önce yaptığı, Derdim Olsun’u hem şarkı hem klip olarak oldukça beğenmiştim. Klibin özel mesaj içermesi ve senaryosunun Reynmen’e ait olması birçok özelliğini sevdim ancak Ela isimli, ilk gün milyonlar tıklanan şarkı ve klibini beğenmedim. Bu kadar izlenmesinin de çok sevildiğinden olduğunu düşünmüyorum. Henüz izleyici ile buluşmadan yapılan pr çalışması bu sonuca sebep oldu. Ne demişti Reynmen? “Şu kadar tıklanmazsa hesabımı kapatırım” ilgi çekti, zaten bir kitleye sahip. Sevmeyeni de azımsanmayacak kadar. Onlar da meraktan izleyince ve beğenen beğenmeyen eleştirince tıklanma durmadı. Ben bu yazıyı yazarken 55 milyonu geçmişti mesela.

Konu ile ilgili çok fazla yorum yapıldı ancak benim favorim Buse Varol’un söyledikleri oldu. “Şimdi Reynmen konser yaptığı zaman 22 milyon mu gidecek? Doğru orantı kurarsak matematiksel olarak …” şeklinde laflar söyledi mikrofonlara. Buse Hanım’a Youtube tıklanma değerlendirmesinde öyle bir matematik olmayacağını birileri anlatmamış anlaşılan. Tıklanmaların samimi olmadığını düşünebilir, ona sözüm yok ama açıklaması ‘konserine 22 milyon mu gidecek’ şeklinde olamaz. Sanıyorum Alişan ona sistemi daha sonra anlatmıştır. Yani bahsettiği matematik o matematik değil…

Yazdığım iki olayda da aslında sürekli dile getirdiğim had, hudut meselesi var farkında mısınız? Belki derinliklerindeki farklı komplekslerden belki de gerçekten sadece şımarıklıktan oluyor tüm bunlar.  Bazen eğlenceli bazen de sinir bozucu olabiliyor tabii.

Bu haftalık benden bu kadar olsun. Yeni haftada daha güzel ve iç açıcı konularda, yazılarda buluşalım. Bana mail hesabım veya Instagram @nihalyesiltacoran hesabımdan ulaşıp konu, düşünce ve fikirlerinizi aktarabilirsiniz. Magazin gündemine aynı gözden bakıyor olabiliriz.

Sağlıcakla