Röportaj

Serkan Tatar'ın Bu Haftaki Konuğu Deniz Akkaya

Bu hafta konuğumuz başarılı model sunucu tv programcısı Deniz Akkaya konuğumuz.

Öncelikle hoşgeldiniz.

ST: ‘Deniz Akkaya modellik sunuculuk tv moderatörlüğünden sonra şimdi de sporcu kimliği ile gündemde biraz kendinizden ve bu süreçten bahsederermisiniz?

DA: Spor benim hayatımda küçüklüğümden beri ailemin teşviği ve desteğiyle ki şükür gerçekten bilinçli bir anne babanın çocuğuydum hep oldu. Kah kimi zaman istemeyerek, kah sıkılarak, kah belli bir dönem sonra bilincim ve farkındalığımın içersinde hayatımın vazgeçilmez bir parçası oldu. Aslında benim doğal akışımda süreç burda insanlara dokunan bir iş yapmam için beni vesile oldum diyim, Şevkle bu yola girmem için. Yani bilmiyorum biraz ortam insanların ihtiyaçları, soruları beni buraya getirdi. inşallah bu virüs olayını atlattıktan sonra tekrar insanlar evlerinden çıkabilmeye başladıktan sonra tekrar elimizin dokunduğu birçok insana ki bu arada üzülerek söylüyorum birçok insan sağlığımızı korumaya çalışırken evde bir yandan da biraz kilolanıcaz diye endişelerim var ama önemli değil o süreci atlattıktan sonra kilolar verilir.

Daha da farkındalığı yüksek bir toplum olabilmemiz adına ben bu konuda daha da çalışıyor olucam özellikle bu virüs bana bu konuda daha da bilinç yükselten aslında bir sınav oldu.

ST: ’Ünlü” isimler arasında sağlıklı beslenmeyi ve spor yapmayı hayat felsefesi haline getirenlerden birisiniz? Bu süreç nasıl başladı?

DA: İlk günler bende herkes gibi mesela örnek vermem gerekirse bu bilinçte olmama rağmen inanılmaz ister istemez stres altında televizyon karşısında günde 10saat , 12 saat televizyon seyredip ne olacağının endişesi yaşarken çok ciddi gereksizce ki hepsi sağlıklı gıdalar olmasına rağmen ihtiyacımdan fazlasını tükettim, bu bile farkındalığımın yükselmesi bana bir yol, kapı oldu. Şimdi mesela gün içerisindeki televizyonla ilişkimi çok kısalttım. Digital alandaki bela haberlerini kesinlikle okumuyorum. Günde 1 saat açık havada, hava nasıl olursa olsun kimseye dokunmadan, kimseyle temasa girmeden, tek başıma canım sıkılıyor diye bir arkadaşımı yanıma almaksızın açık havada, ormanda, sahilde yürüyüşe giderek evimde artık senelerdir tabii beynimizin, hafızamızın içersinde yer etmiş sistemlerle sporuma devam ediyorum Çıktığımda çok daha sağlıklı olacağımı düşünüyorum bu virüs kabusundan çıktığımızda diğer insanlara da bu konudaki bilgimizi aktaracağımıza inanıyorum. Birazcık aslında konu yaş ilerledikçe deneyim arttıkça insanlara daha fazla dokunmak isteme isteğiyle ilgili.

ST:Hangi spor dalları ile ilgileniyorsunuz ve hafta da kaç gün spor yapıyorsunuz?

DA: Küçüklüğümde yüzücüydüm aynı zamanda milli voleybolcuydum fakat belimde disk kayması nedeniyle profesyonel spor hayatımı bırakmak zorunda kaldım ama ondan sonrasında hayatımda her daim spor oldu. Sporun birçok dalıyla uğraştım. Squash oynadım, fitness yaptım. Fitness yapmaya devam ediyorum, fitness tüm sporların ana merkezinde olmalıdır. Kickboks yaptım uzun bir süre fakat eklemlerimde aşınma olduğu için onu sonrasında bıraktım, yoga yaptım. Fakat şimdi daha bilinçli beslendiğim ve eskiye nazaran çok daha güçlü olduğu için eklemlerim tekrar klasik boksa başladım, aynı zamanda fitness hayatımın merkezinde. Bunların hepsi vücudumda laktik asit ürettiği için antigrafiti yoga ile destekliyorum, yaptığım sporlar bunlar ve krossfit yapıyorum. Tabi ki Bunların hepsi birbirine bağlı bir zincir aslında.

ST: Spor yapmaya başladıktan sonra ruhsal olarak nasıl bir değişim sürecinin içine girdiğini paylaşırmısın okuyucularımızla?

DA: Tabii benim hayatımda sonradan giren bir olgu olmadığı için spor, ben 5 yaşından beri spor yapıyorum. Bana her zaman özgüven, karar alma mekanizmasında farkındalık, bilinç açıklığı getirmiştir. Ben ne zaman ki bi konuda tıkanırım, ormana gider 1 saat yürüyüş yapar ve kararımı o şekilde veririm. Bu bilinçte olmak bambaşka bir duygu. Yani size şöyle söyliyeyim bu aslında insanların akıl, Bilinç ve şuur mekanizmasının en önemli çalıştıran unsuru oksijen. Oksijenin net şekilde vücudumda doğru dürüst dolaşabilmesi, beynimize de doğru oksijen gidebilmesi için hareket etmeliyiz. Yani Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği gibi “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur “ bunu hiçbir zaman göz ardı etmeyelim lütfen. Spor yapmayan bir bilincin akıllı ve bilinçli kararlar vermesi mümkün değildir.

ST: Spor ağırlıklı bir tv ya da radyo programı yapmayı düşünüyormusunuz?

DA: Radyo, televizyon ne zaman eğer bilinçler hazır ve bunu gerçekten aslında sadece tüketime ben özellikle bu corona virüsün hayatımıza böyle bir farkındalık getireceğini düşünüyorum ne zaman ki sadece tüketmek, sadece tüketim üzerine var olan programlar yerine artık bilinçlendirecek bir formatların dönüşüm zamanı olduğuna inanıyorum. Her şerde bir hayır vardır, bu bilinç yükselmesiyle televizyonları da eski dönemlerdeki gibi en azından belli programlarla biraz daha bilincin yükseltileceğine inanıyorum. Ki bunu eğlenceli bir şekilde de yapılabilir sıkıcı değil kilo vermek, sağlıklı bir insana dönüşmek aslen bir kül kedisi hikayesi gibidir aslen, çokta insanların ilgilendiği bir konudur.

Pek tabi ki ne zaman, hangi şartlarda olursa olsun, bunun ben takipçisi, destekçisi ve yapımcısı olmak için burdayım her zaman . Fakat Tabii bu teklifleri beklemeden kendi digital mecramızda tekrar corona virüs bittikten sonra farklı 3 kişiyle başlatıcaz , Rüya beden’i tekrar.

ST: Kendinize örnek aldığınız isimler varmı? Mesleki ve sporcu olarak?

DA: Bir çok isim var ama tek tek şu an söylememe de gerekli bulmuyorum ama bu da hepimizin önce mental olarak başarı hikayelerini izleyebileceğimiz çok fazla insan var. Bunların sporcu olmasına da gerek yok ama bedensel başarılar genelde yokluktan çıkan başarılardır. Bunlardan biri de Muhammed Ali’dir. Hikayesi bir çok insana ilham olmalıdır, bizler yediğimiz önümüzde, yemediğimiz arkamızda, rezidanslarımızın altında spor salonları imkanlarımız nice olmasına rağmen bu sededif yaşamda hepimiz çok kendimizi, bedenimizi çok ihmal ettik. Bir kere Bedenimiz bizim ruhumuzun yaşadığı ev, buraya çok iyi bakmalıyız. Bu virüsle birlikte bu bilince tekrar kavuşacağımıza inanıyorum. Neden Muhammed Ali dedim. Muhammed Ali o imkansızlıklar içersinde zaten Allah vergisi bir başarıya istikrarlı çalışma ve sebaat etmeyi öğretmiş bir sporcudur. Yokluktan gelmesi çok önemli bir ayrıntıdır o anlamda ama tabii bir çok sporcu var Dünya’dan ve Türkiye’den sadece sporcuda değil ama aklıma ilk gelen isim o.

ST: Hayatınızda yapmayı isteyip hep ertelediğiniz bir türlü yapmadığınız şeyler varmı?

DA: Hayatımda ertelediğim veya yapmak isteyip de yapamadığım hiç bi şey yok, ben sadece ve sadece kendime çok ciddi bir inancım olduğu için hiçbir zaman arkamda acabalar bırakmayarak kararlarımı hızlı alan bir insanım. Aldığım kararlar beni zora bile soksa sonunda bir hedefim olduğu için ben sonuca değil, sürece odaklı bir insanım. O yüzden hiçbir zaman keşkelerim, vahvahlarım olmamıştır.

ST: Hemcinslerinizin erkeklerin tekelleştirmeye çalıştığı spor dallarında yer alıp başarılı olması cinsiyet ayrımcılığını da bir anlamda tetikledi diyebilirmiyiz? Bu konuda görüşleriniz neler?

DA: Maalesef ülkemizde sadece spor dallarında değil bir çok konuda özellikle iş hayatında da hala sanki çok destekleniyor gibi gözükse de kadınlar ilk çıkan sorunda herkes yine o bilinçaltındaki karşısındaki kadına eksik etek muamelesi yapmaya devam etmekte. Güçlü ve istikrarlı, savaşçı kadınlarla ben bu duruşun değiştiğini görüyorum, tekrar ediyorum, ülkemizde ve dünyada yaşanan bu olaylar buna daha da tahmin ediyorum altına tuz biber olucak. Baktığımız zaman Sağlıkçılarımızın yarısından fazlası kadın, onlar büyük bir emek ve özveri ile çalışıyorlar. Yani ne demekmiş , kadınların çok olduğu yerde çiçek açarmış, sağlık ve mutluluk olurmuş. Ben bu olumsuz olayların bilinçte farklı başka bir boyuta getireceğini düşünüyorum hepimizi.

ST: Sizi en çok ne sinirlendirir?

DA: Beni en çok riyakarlık, ikiyüzlülük ve samimiyetsizlik ; en önemlisi samimiyetsizlik sinirlendiriyor.

ST: Türkiyede savunma sporlarının yeterince popüler olduğunu düşünüyormusunuz?

DA: Ülkemizde maalesef ki kadına şiddetin giderek hızlandığı bir dönemde tabi ki kendini savunma sporları kadınlar tarafından daha tercih edilir oldu. Keşke bu sebeplerle tercih edilir olmasaydı çünkü gerçekten çok ciddi bir kardio, gerçek bir felsefi anlayışın üstüne dayandığı için mental olarak ta çok ciddi bir kişiye eğitim vermekte. Neyse her ne sebeple olursa olsun, bu sporların kadınlar tarafından tercih ediliyor olması hanımlarımıza sadece güç anlamında değil, mental olarak ta farklı bir bakış açısı ve özgüven katıyor olucaktır ve katıyor da görüyorum.

ST: Son olarak Magazinmatik.com okurlarına mesaj ve tavsiyeleriniz nelerdir?

DA: Hiç bir kadin cenneti bulmak icin, erkeğin cehennemine katlanmak zorunda değildir... Çalışkan, üreten hemcinslerime sevgilerimi gönderiyorum.

Milli Antrenör Boksör Oyuncu

Serkan TATAR