Serkan Tatar başarılı oyuncu, müzisyen Aslı Omağ ile siz magazinmatik.com okurları için bir söyleşi yaptı.

ST: Nasılsınız? TRT de ki diziniz Kalk Gidelim yeni bölümleri ile ekrana geliyor nasıl ilerliyor çekimlerini?

AO: Teşekkürler. İyiyim, çok yoğun bir tempo ile çalışıyorum Muğla ‘da bu üçüncü sezonumuz. Geçtiğimiz Cumartesi 106. Bölümüz ile yeniden kaldığımız yerden devam etmeye başladık. Gerçi biz bu pandemi döneminde altı bölümlük KALK GİDELİM EVE adlı mini dizi ile sevenlerimizle buluşmaya devam etmiştik. Çekimlerimiz büyük bir hız ile hijyenik koşullara uyarak, sosyal mesafeye dikkat ederek devam ediyor.

ST: Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz? Hedefleriniz neler?

AO: Oyuncu olmaya aslında karar vermedim. Ben ilkokulu yurt dışında okudum ve oradaki en büyük şansım erken yaşta yeteneğimin doğrultusunda yönlendirilerek eğitim aldığım için tiyatro ve müzik ağırlıklı bir süreçten geçtim. Dolayısı ile erken yaşta branşımı seçmiş oldum. Birçok hedefim var, ama bunları hayata geçirmek bazen kolay bazen zor. Ancak hepsi zamanları geldiğinde faaliyete geçiyor.

ST: Okurlarımızın sizi daha yakından tanımasını istiyoruz kendinizden biraz bahseder misiniz hayat felsefeniz nedir?

AO: Nasıl bahsetsem sakin, sürekli yeni bir şeyler öğrenmeye, insan olmaya çalışan, yaşam da küçük de olsa bir iz bırakmaya çalışan, biriyim sanırım. Felsefem ise; insan olmaya çalışmak. Hayat kusurlu eh ben de kusurluyum dolayısı ile kusurlarımı çok seviyorum çünkü o kusurlarım beni daha da büyütüyor, insan olma yolun da adım adım ilerletiyor.

ST: Çok güzel bir sese sahip olduğunuzu biliyoruz müzik çalışmalarınıza ağırlık vermeyi düşünüyor musunuz?

AO: Teşekkür ederim. Müziği hiçbir zaman bırakmadım. Sadece bu aralar daha yoğun olarak müziksiz konuşuyorum. Oysa müzikli de konuşuyorum fakat sizler pek haberdar olmuyorsunuz örneğin bu pandemi sürecin de Kıbrıs İngiliz asıllı ünlü soprano Aliki ile birlikte bir düet seslendirdim. Çok da beğenildi. Bu süreç bittiğinde birlikte bir konser planımız var, onun dışında geçen yıl dünyaca ünlü orkestra şeflerimizden Doç. Burak TÜZÜN ve Muğla Büyük Şehir Belediyesi Senfoni Orkestrası ile birlikte üç konser verdim. Bu konserin özelliği Klasik müzik den günümüze çeşitli eserler idi. Çok ses getirdi. Ancak ne yazık ki basınımızın bunlardan haberi olmadığı daha doğrusu magazinel haber olmadığı için pek duyulmadı.

ST: Kendinize örnek aldığınız hayran olduğunuz oyuncular var mı?

AO: Olmaz mı o kadar çok var ki. Hepsi benim için çok kıymetli. Burada yazsam sayfalarca yazmam gerekir. Tek tek isim vermem doğru olmaz çünkü birini yazsam öbürüne haksızlık etmiş olurum.

ST: Bir rolün karakterine bürünürken nasıl bir çalışma içinde oluyorsunuz?

AO: Genel de dizi veya sinema sektöründe karakter analizini senaryoyu aldığımız zaman aşağı yukarı veriyorlar. Yine de senaryoyu okuduktan sonra ve zaman içinde o karakteri kendim doğurmayı seviyorum. Bir de ben kendimi yönetmene teslim etmeyi severim dizi ve sinema çekimlerinde. Bu çok zordur bir oyuncu için kendini yönetmene teslim etmek ama ben onun gözünden onun hayalini gerçekleştirdiğim için önceliği kendisine vermeyi seviyorum tabi ki kendi oyunculuğumu da katıyorum ama önceliğim yönetmendir. Tiyatro da ise durum biraz daha farklı orda bayağı bir zamanınız olabiliyor karakteri çıkartabilmek için. Yönetmeniniz ve oyuncu arkadaşlarınızla tartışarak sonuca ulaşabiliyorsunuz. Oysa ki dönem dizisi ya da sinema filmi çekmiyorsanız böyle bir şansınız olmaya biliyor çünkü kısa zamanda o karakteri hayata geçirmeniz gerekebiliyor.

ST: Sizi en çok ne mutlu eder ve ne sinirlendirir?

AO: Beni küçük şeyler mutlu eder. Çok çabuk mutlu olurum. Sinirlendiren ise disiplinsizlik. Asla tahammülüm yok. Çok hoş bir durum değil biliyorum ama maalesef yıllarca opera eğitimi aldığım için disiplin çok önemli. Zaman çok önemli örneğin saat dokuz da prova var deniyorsa en geç dokuza çeyrek kala orda olmanız gerekir çünkü dokuz da prova başlar ve siz bir dakika geç kalırsanız o provaya giremezsiniz. Eh böyle bir disiplinle yetişince hali ile zor olabiliyor bazı aksaklıklar ve ben sinirleniyorum. Bekletmeyi ve bekletilmeyi de hiç sevmiyorum.

ST: Size göre kadın erkek ilişkilerinde en çok neye dikkat edilmesi gerekli mutluluğu korumak ve ilişkide dinamizmi kaybetmemek için?

AO: Bana göre en önemli ve dikkat edilmesi ve unutulmaması gereken durum üç ayrı hayatın olması ve bu hayatların sınırları ihlal edilmemeli. Bir ilişki de kadın ve erkek olarak iki ayrı hayat ve birlikte yaşanılan hayat var, bu üçü de çok kıymetli, kendi içlerinde sınırları olan ve belli bir noktaya kadar birlikte yaşanılması gereken bir durum. Güven çok önemli. Önce kendine sonra da karşındakine güvenmelisin. Birbirini sıkmadan özgürce ilişkini yaşayabilmelisin. İlişki yaşarken odak noktası olarak sadece karşındaki olmamalı, baskı kurmamalısın. Ben bunlara dikkat ederek ilişkilerimi yürütmeye çalışıyorum. Başarabiliyor muyum, bilmem hayat kusurlu eh ben de kusurluyum bu kusurlarımı da seviyorum.

ST: Türkiye de ve Dünya da sinema ve dizi sektörünü kıyasladığınızda düşünceleriniz neler?

AO: Artık bizim de bir platformumuz var. Hele ki şu son zamanlarda yurt dışına bir sürü dizimiz satılıyor. Bu da çok sevindirici, gurur verici bir durum. Sadece üzücü olan bunlar dünya da ve bizim ülkemiz de defalarca yayımlanırken biz oyuncuların telif hakkı alamaması. Umuyorum bu da kısa sürede düzelecektir.

ST: İzlemekten keyif aldığınız diziler hangileri?

AO: Zaman buldukça özellikle gece setten geldikten sonra uyumak için dizi seyrediyorum. Şu aralar Erkenci kuş seyrediyorum

ST: Hayaliniz de hedefleriniz de özellikle oynamak istediğiniz bir rol karakter var mı?

AO: Olmaz mı o kadar çok var ki…

ST: Hayattan aldığınız en büyük ders nedir?

AO: Bu çok zor bir soru. Hayattan her an büyük dersler alıyorum, alıyoruz, alacağız.

ST: Bir oyuncunun kendini geliştirmesi için nasıl bir yol izlemesi gerekir tavsiye ve önerileriniz neler olur?

AO: Daima araştırmak, donanımlı olmak, sadece yurt içi değil yurt dışındaki oyunları takip etmek, film izlemek, dil bilmese bile seyrettiği oyunu, oyuncuyu vücut dilinden çözmeye çalışmak, kendini geliştirmek, her şeyi gözlemlemek…

ST: Oyunculuk dışında neler ile ilgilenirsiniz? Hobileriniz neler?

AO: En büyük hobim şu aralar öyle boşluğa bakıp kendimi dinlendirmeye çalışmak.

ST: Sevgi, Dostluk ve Güven'in sizde ki anlamı nedir?

AO: Annem.

ST: En son hangi kitabı okudunuz?

AO: En son Me Elton John

ST: Spor ve beslenme ile aranız nasıl? Formunuzu nasıl koruyorsunuz ilgi duyduğunuz yaptığınız spor ya da sporlar var mı?

AO: Ben eski yüzücüyüm. Dolayısı ile yıllarca uzun antremanlar yaptığım için profesyonel sporu bıraktıktan sonra maalesef bir saatlik yaptığım spor pek bir işe yaramıyor. Diyet konusuna gelince ben de herkes gibi çılgınlar gibi tüm diyetleri denedim ama bana en uygunu ketojenik diyet oldu günde iki öğün benim için ideal, spor yine de yapıyorum, Yelken, tenis ve at biniyorum. Ancak Muğla’da sette olduğum için şu aralar sadece yüzebiliyorum.

ST: Hayatınızda ki tercihlerinizi kalbiniz ile mi mantıkla mı yaparsınız?

AO: Yerine göre değişir…

ST: Bende Kuruluş Osman da rol alıyorum dönem dizi ve filmlerini izliyor musunuz düşünceleriniz neler?

AO: Başta da söylediğim gibi çok yoğun bir tempoda çalışıyorum ve siz de öyle özellikle dönem dizisi çok daha zor bir tempo da çalışmayı gerektiriyor. İlk iki bölümü izleyebilmiştim. Çok da başarılı buldum. Tarihimizi anlatan bu tarz dizilerin olması çok önemli ve gurur verici. Özellikle de yurtdışında gösterime girdiği zaman, ülkemizde ki başarılı oyunculuklar, çekimler, yönetmenler ve görüntü yönetmenleri için büyük bir şans oluyor yurt dışına açılmaların da…

ST: Son olarak okuyucularımıza ne söylemek istersiniz?

AO: Sevgi ve teşekkürlerimi iletiyorum.

Milli Antrenör Boksör Oyuncu

Serkan TATAR