O, bir trans birey.Bununla da gurur duyuyor. Saklamıyor, gizlemiyor. Yanlış bedene hapsolmuş ruhunu kurtardığı için mutlu olduğunu söylüyor. Çok çok açık sözlü. Her şeyi “dan” diye anlatıyor, hiçbir süzgeci yok, yalanı dolanı da ok.Kendini “anaç bir trans” olarak tanımlıyor. Vamplığın, frapanlığın ve seksiliğin altını çizen biri değil. Mazbut bile denilebilir onun için. Kendi halinde, kendi dünyasında. Uzun süredir aynı kişiyle beraber. Futbolcu Gökhan Çıra. Onunla ilişkisini, röportajın Salı günü yayınlanacak bölümünde okuyabilirsiniz.Genel anlayışın dışında bir trans birey o. Sevgilisi evlenme teklif etti, Ekim’de evleniyorlar, kayınvalidesiyle arası iyi. Başta itiraz etmişler ama yıllar içinde onlar da kabullenmiş.,

Selin Ciğerci, 2.1 milyon takipçisi olan bir sosyal medya fenomeni aynı zamanda. Düğüne bile 5 yıldızlı oteller sponsor olmak için sıraya giriyor, giyeceği gelinlik için de aynı şekilde. Şarkı söylüyor, daha tam şarkıcı olmadım, olacağım inşallah diyor. Hiçbir gecesi boş değil, sürekli programı var.Ben onunla Gündoğan’ın tepesinde tuttuğu evinde konuştum. Havuz o kadar güzeldi ki, suya girmeden edemedik…

Onur Haftası’nda Selin Ciğerci’yle kadın kadına... Kendimi bildim bileli yanlış bedendeyim Nasıl bir hikaye seninki…

-Roman olur… Film olur… Öyle bir hikaye… İçinde başkaldırı var, acı var, mutluluk var, bol göz yaşı var. Özüne kavuşmak için çabalayan bir kadınım ben. İstanbul’da dünyaya geldim. 84’lüyüm. Babam Konyalı, annem Kastamonulu. Muhafazakar bir aile…

Orta halli mi?

-Aslında gecekonduda büyüdüm. Tuvaletimiz evin dışındaydı. Ama Zeytinburnu’nda bir sokak bizimdi, dedem köyden gelip bütün sokağı satın almış, herkes bizim kiracımızdı. Ama netice de gecekondu sokağı. Fakat babam çok çalışkan bir adamdır, tekstil işiyle uğraşıyordu. Kocamustafapaşa, Laleliydi filan derken, büyük firmalarla ortak oldu. Yavaş yavaş büyümeye başladı. Sonra o şirketlerin başına geçti. Sonunda bildiğin zengin olduk.

Kardeş?

-Bir erkek kardeşim var: Kaan. Benden 5 yaş küçük.

Mutlu bir çocukluk mu?

-Tabii ki hayır. Yanlış bedene doğmuş biri, nasıl mutlu olabilir ki? Derdim büyüktü. Ruhum kadın olarak dünyaya gelmişti ama erkek bedenine hapistim. İşin kötüsü, bir de yakışıklıydım. Güzel çocuktum yani. Kadınlar hep ilgilendi benimle, bu da ayrı bir dertti. Hiçbir zaman çok fazla feminen olmadım. Bir yere girdiğim zaman insanlar, dürtüp dürtüp “A şuna bak!” diye göstermiyorlardı beni.

Adın neydi?

-Hasan. Ama insanlar beni, “Bebek Okan” olarak tanıdı. Türkiye’nin ilk sosyal medya fenomenlerinden biriydim. Hiçbir şey yapmadan ünlü oldum. Asuman Krause’nin bir yarışma programı vardı, ona katılmıştım, yakışıklı olduğum için birden bire ünlü oldum.

Hasan’ı neden Okan yaptın?

-Babamdan korkumdan. Kulağına gider diye korktum. Bir de sosyal medyaya daha havalı olsun diye Okan’ı tercih ettim. Sosyal medya adım Okan’dı anlayacağın…

Yanlış bedende dünyaya geldiğini ne zaman fark ettin?

-Kendimi bildim bileli farkındaydım. En fenası da, o yanlış bedeni taşımakla yükümlüydüm. O koskoca bedeni, yıllarca ruhumun üstünde taşıdım durdum. Ben sadece göğüslerimi yaptırıp, saçımı uzatıp, kadın gibi görünerek yaşamak da istedim. Kesmedi bunlar beni. Aynaya baktığımda komple kadın olmak istedim. Bedenimde, erkekliğe dair hiçbir iz olsun istemedim, hiçbir fazlalığı taşımak istemedim. 20 yaşına kadar bu hayalle yaşadım. Ameliyat olmaya ruhen hazırdım, hiçbir tereddüt yaşamadım. Sonra da evden kaçtım.

Nasıl yani? Ailen baskı mı yaptı?

-Tam öyle değil. Bir dediğim iki edilmiyordu. Arabam vardı. Hiç kimsede kredi kartı yoktu, bende vardı. Bekar evim bile vardı. Artık ailecek Ataköy Konakları’nda yaşıyorduk. Ama babam bana bekar evi açmıştı Yeşilköy’de. Orada arkadaşlarımla filan oluyorduk.

Eeeee?

-Ama işte, bülbülü, altın kafese de koysam, “Özgürlüğüm” diyor. Zaman içinde travesti, trans birey arkadaşlarım oldu. Onların cesareti, kendilerini gerçekleştirmek için verdiği mücadeleler, tüm toplumu karşılarına alma pahasına özlerine dönmek için gösterdikleri çabaya çok sayı duyuyordum. Çok zor bir şey bu. Cesaret isteyen bir şey bu. Onları küçümseyeceğimize alkışlamamız gerekiyor. Benimse, param vardı ama mutsuzdum. Sonunda bu ikiyüzlülük canıma tak etti. “Yeter!” dedim, “Aileme anlatacağımdurumu…” Babamın yaşadığı şoku anlatamam! İnanılmaz bir kıyamet koptu. “Ben kararımdan vazgeçmeyeceğim, bırakın mutlu olduğum gibi yaşayayım!” dedim. Annem, “Yapma ne olursun!” dedi. Babam, “Allah belanı versin! Sakın bir daha bu eve girme! Defol git” dedi ama ekledi, “Kredi kartını da bırak. Arabanın anahtarını da…

Onur Haftası’nda Selin Ciğerci’yle kadın kadına... Kendimi bildim bileli yanlış bedendeyim Zaten kadındım, görüntüde de kadın olmak istedim. Nasıl mutluyum anlatamam. O zamanlar aynaya baktığımda iğreniyordum kendimden. Gündüz tezgâhtarlık, gece taksicilik yaptım Sonra?

-Ben de “Peki o zaman” dedim, çıktım gittim. Hiçbir şey almadım yanıma. Üzerimdeki eşofmanlarla evi terk ettim. Ertesi gün baktım, cep telefonum da iptal olmuş. Ben bir arkadaşımın evine yerleştim. Bir gün, iki gün, üç gün… Dördüncü gün artık misafirlik bitmeye başlıyor. Dedim ki, “Bir şeyler yapmam lazım!” Sosyal medyada ünlü olmak da o zamanlar şimdi ki gibi para kazandırmıyordu. Nişantaşı’nda bir yerde tezgahtarlık yapmaya başladım, gece de korsan taksicilik yapıyordum. 6 ay boyunca o arkadaşımda kaldım. Evi küçücük, misafirleri var. Yatak odasında da birileri oluyor. Ben, kapı girişinde ayakkabılarla beraber oturuyordum. Geceleri işe çıkıyorlardı. Ben onları alıp götürüyordum, şoförlüklerini yapıyordum, bana günlük 50-100 lira para veriyorlardı.

O sırada, “geçiş”in hangi noktasındasın…

-Peruktu, lazerdi- mazerdi derken, yavaş yavaş kadına benzemeye başladım. Ailemden asla haber alamıyordum. Beni ne arayan vardı ne soran. Babam, herkesle konuşmuş. Kimse bana para gönderemiyordu. Ama benim geçişimi tamamlayabilmek için, paraya ihtiyacım vardı. Bunu ilk kez söylüyorum, mecburen, Taksim-Şişli-Harbiye hattında çalışmaya başladım. Gece 12, sabah 6. O yolda gördüğünüz insanlardan biri bendim yani! Kendimle gurur duymuyorum ama başka çarem yoktu. Çünkü param yoktu.