Merhaba
İşte geldim buradayım! Konumuz, başlıktan da anladığınız gibi Madonna’nın başına gelenler. Hayır yani, kadın olanları bilse Türk insanı hakkında ne düşünür acaba?
Bilenler anladı bilmeyenler de yorulmasın ben anlatayım; anlatırken de yorumumu yapayım konu ile ilgili. Öyle ya, magazin dünyasının benim yorumlarıma ciddi anlamda ihtiyacı var. Geçen haftaya kadar bunu şaka olarak söylerdim de, bu saatten sonra araştırarak inceleyerek haber yazan, program yapan kişilere camianın gerçekten ihtiyacı olduğunu gördüm. Bugün beyaz camda izlediğimiz birçok isimli magazinciden daha fazla bu özelliklere sahip olduğumu bildiğim için de, evet magazin dünyasının benim yorumlarıma ihtiyacı var diyerek yazıma devam ediyorum.
Bundan 2-3 yıl önce bir televizyon programında, dolu dolu bir geçmişi olduğunu bildiğimiz Funda Özkalyoncu ne yapmıştı hatırlıyor musunuz? Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna isimli kitabında bahsedilen Madonna’yı dünyaca ünlü pop yıldızı Madonna zannedip, bunu programda söylemişti. Bu kitap 1943 yılında yayımlanmış Türk edebiyatında önemli bir yere sahip. Bir kitap yazacak kadar, televizyon programları yapacak kadar kendini donanımlı gören birinin, kitapta geçen Maria Puder’ı yani Kürk Mantolu Madonna’yı şarkıcı Madonna zannetmesi (kitap yazıldığında Madonna daha doğmamış bile) bence kabul edilebilir bir gaf değil. Açıklamasında da aynen şu cümleyi kullanmıştı Özkalyoncu “" Bu cahilliğim sayesinde bir ülkenin merhamet ortalamasını öğrendik. Beni linç ettiler" Nasıl yani? Sana kimya sorusu sorulmamış ki bilmek zorunda değilsin; konu Türk edebiyatında büyük yeri olan bir roman ve sen kitap yazmış biri olarak bunu bilmezsen elbette tepki alırsın.
Gelelim şu yakınlarda yaşanan Madonna olayına. Biliyorsunuz İsrail’de düzenlenen 64. Eurovision yarışmasında Madonna sahne almıştı. Hatta dansçıları aracılığıyla Filistin ve İsrail bayrakları ile gösteri yapan şarkıcı ses getirmişti.
Her sabah ulusal bir televizyon kanalında magazin haberleri sunup, yorum yapan Ece Erken ve Bircan Bali bu konuyu masaya yatırdılar. Adaletli, hakikatli en dürüst en cesur olduklarını zaman zaman masaya vurarak anlatan bu iki güzel kadın, Eurovision ve Madonna birlikteliğini nasıl yanlış anladılarsa artık Ece Erken şöyle dedi "Madonna'ya tehdit ve boykot geldi, ona rağmen gitti. Madonna'nın birinci olamaması çok acayip değil mi? Madonna'sın sen, ne yapsan olur" Bircan Bali de bu yoruma şöyle cevap verdi “Evet, kesinlikle öyle. Ama bu oylamalar sahne performanslarından sonra gerçekleşiyor ya Ece, sahne Filistin bayrağı boykotunu oylamadan önce yapıyor. Bayrak %100 etkili olmuştur” Hadi buyurun! Neresinden bakarsanız elinizde kalacak bir yorum faciası…
Bir de Madonna çok meşhur şarkılarından birini söylüyor sahnede Like A Prayer. Söylediği diğer bir şarkı Dark Ballet. Hadi Dark Ballet çok geçmişi olan bir şarkı değil ama Like A Prayer’ı uzun yıllardır her yerde çalınan söylenen bir şarkı olarak biliyoruz. Onu geçtim, bu yarışmada bir ülke 1 şarkı ile katılım sağlar iki şarkı ile değil. Ayrıca ABD’li Madonna hangi ülkeyi temsilen katılmış olabilir? Hadi hepsini geçtik; diyelim ki Madonna yarışmacı, bir ülke adına katıldı, ona iki şarkı torpili yaptılar diyelim. “Madonna'sın sen ne yapsan olur” nasıl bir yarışma yorumudur? Yani şarkı yarışmasında, hiper ünlü olduğu için kazanması gereken kişi Madonna olmalıdır mı demek istiyorsunuz? Anlaşıldı adil olmaktan kastınız, bizim adalet anlayışımızla aynı değil. Yalnız bunları yazarken bile beynim yandı, unutulacak bir televizyonculuk hatası değil. Bir de konu basında Ece Erken üzerine yer bulmuş. Hayır bu her ikisinin de yanlışı.
Tamam bu iki sunucu hazırlıksız geldi programa oturdu, başladılar konuşmaya. Pot kırdılar yahu pot ve yaklaşık 1.5 dakika sürdü bu bilinçsiz konuşmalar. Ekipten biri de kulaklarına “siz ne yapıyorsunuz, Madonna konuk sanatçı yarışmacı değil” demedi mi? Yorumun sonunda elindeki kağıdı okudu Ece Erken “oylamalar sürerken final programında sahneye Madonna çıkıyor” dedi. Yani bunu okuduğu halde yine de çark etmedi, toparlamadı. Aslında yayına girmeden o kağıdı okusaydı olayın ne olduğunu anlardı, yani sanıyorum anlardı.
Yine aynı programa aylar önce Muhterem Nur konuk olmuştu, yayına Müslüm filminin yapımcısı bağlanmıştı. Ertesi gün Bircan Bali konuyu açtı ve “programın tekrarını izliyorum, cımbızladığım bir laf var, laf arasında yapımcı şöyle bir şey söyledi mezarını buraya taşımak, bir müze yapmak gibi bir fikrimiz var dedi” şeklinde konuştu. Hem o programı yaparken hem de tekrarını izlerken konuya vakıf olamamış, hakim olamamış çok net. Çünkü Müslüm Gürses’in mezarı burada. Müze açmak diye bir durum söz konusu olamaz, müze zaten çok zaman önce açıldı.
Diyeceğim o ki, çok sık izlemememe rağmen bu hataları görüyorum ki basit hatalar değil bunlar. Televizyoncu dersine iyi çalışmalı, stüdyoya hakim olmalı ve ne oluyor ne bitiyor farkında olmalı. Bilmeden yapılan yorumlar eksiltir. Tıpkı bu tatlı iki kadının birçok insanın gözünde eksildiği gibi.
O zaman size bir şarkı ile veda edeyim: Madonna söylüyor ‘Like A Prayer’
Sevgimle