Aslında var ya sektörün belleği “cast direktörleri” resmen.
Ne kadar zor bir iş yapıyorlar bir bakıma.
Güncel bir şekilde bilmek zorunda oldukları konular:
- Kanallarda oynayan mevcut diziler
- Bu dizilerde oynayan oyuncular
- Kanallara hazırlık aşamasında olan projeler
- Ve bu projelerde isimleri konuşulan ya da netleşen oyuncu isimleri
Ve tüm bunları belleklerinde tutmak zorunda kalan Cast Direktörleri.
Bir nev’i harici gezici bellek durumundalar yani!
E zor tabi...
İşin işleyişine gelince;
Yapımcılar televizyon kanallarına proje hazırlatmaya başladıklarında doğal olarak ilk eylem basamakları hikayeyi bulmak oluyor. Seçtikleri hikayeyi senarist’e ya da senaristlere yazdırmaya başlıyorlar. Ve o aşamada hikaye ortaya çıktığı için kafalarında başrol oyuncu isimleri de yavaş yavaş şekil almaya başlıyor.
Yani aslında bir proje konuşulmaya başlandığı andan itibaren yapımcının kafasında da başrol hazır oluyor.
Başrol ve başrollere 1. Derece bağlı ağ’daki oyunculara “a takımı”, 2. Derece bağlı ağ grubuna da “b takımı” dersek; diyaloglu ya da diyalogsuz figürasyon kalıyor geriye.
Başrolleri belli olan yapımcılar a ve b takımı kadrolarına oyuncu seçmek için önlerinde bir çok oyuncunun yer aldığı bir sunum dosyası olsun istiyorlar doğal olarak. Ki mevcut bilinen oyuncuları hatırlayabilsinler.
Ve bu durum bir çok oyuncu isimlerinin yer aldığı sunumdan başlayarak , gittikçe eksilen en son, en dar oyuncu sunumuna dönüşüyor.
Ve gerçekten üzerinde inanılmaz bir emek, bir sürü toplantı, bir sürü telefon trafiği demek oluyor tüm bu çalışmalar da...
Bakın daha sete bile çıkılmadı yani düşünün...
Zor iş...
Türkiye gibi hızlı final ve hızlı yeni işlerin yapıldığı bu sektörde cast işinin de doğru dürüst titizlikle yapılmamasına şaşırmamalıyız...cast direktörleri ne yapsın...
Üstelik bu kadar hızlı bir iş sürecinde de “cast direktörlüğü” mesleğini ve etik değerlerini öğrenemeden çalışmak zorunda da kalıyor mesleğe yeni başlayanlar...
Sektörün neresini tutsak elimizde kalacak yazık...
Betigül Ceylan