Magazin

Anne

Çığlıklar duyuyorum, tarifsiz, derinden ve bir o kadar da can acıtan….

İnsan bazı anlar yaşar dakikası dakikasına, hatta saniyesi saniyesine unutmaz o anları, her gün hatırlar; bu anlar ile güne başlar, bu anlar ile günü bitirir…

Gözlerimi açtığımda o gün bu anlardan birini yaşayacağımı bilmiyordum, işime doğru yola koyuldum biraz keyfim yoktu, sevgilimden sebepsiz bir neden ile yeni ayrılmıştım, Sezen Aksu’dan geri dön şarkısını dinleyerek 1 Hafta böyle boş boş geçirdim. O gün farklı olmasını çok istiyordum, bir an önce eski neşeme kavuşmayı diledim.  Gün boyu yüzümdeki “Pollyanna Gülümsemesi” ile gezmeyi denedim. Akşam oldu, evime gitmek için can atıyordum. Birkaç yere uğradım, içimde tarifi olmayan bir huzursuzluk çöktü, nefes almak belki ilk kez bu kadar zor gelmişti...

İçimi acıtan ve bundan sonrada acıtmaya devam edecek çığlıklar duyuyordum, merdivenleri kaçar kaçar çıktığımın bile farkında değildim. Bir şeyler vardı ama ben ona ulaşamıyordum. Sadece duyduğum çığlıklar yönlendiriyordu beni, evimin bulunduğu kata geldim ve bir çocuğun görebileceği en kötü manzarayı gördüm. Annem yerde hareketsiz şekilde yatıyordu, inanmak istemedim, ölemezdi benim annem, ölmemeliydi …

Böyle başladı annesizliğimin ilk dakikaları, rüya ile gerçeğin birbirine karıştığı anlardan biriydi…

Annesini kaybetmek en ağır yükmüş her çocuk için, 15 temmuz annem ile uyandığım güne aynı günün akşamı annemsiz sonlandırdım…

Bir çocuk annesinin gözüne hep çocuk derdi annem, hiç büyümemiştim onun gözünde, karşı çıkardım çoğu zaman ona… Hangimiz çıkmamışızdır ki?

En zoru veda etmekmiş…

Bir çocuk için annesizlik;

Hüzünle yaşamayı öğrenmekmiş,

Anne kucağının ısıttığı bedeni güneş ışığıyla bile ısıtamamakmış,

Anne sevgisini hiçbir sevgi ile dolduramamakmış,

Kalabalığın içinde bile kendini yalnız hissetmekmiş,

Anne kokusunun yerini hiç bir kokunun tutamamasıymış,

Onun senin için akıttığı her damla gözyaşının bedeli ödeyememekmiş

Anne yemeği dışında hiçbir yemekten tat alamamakmış,

Kapanmayan derin  yaralarla yaşamayı öğrenmekmiş,

Bir tarafının eksik olmasıymış,

Zor anında yaslanabileceğin bir omuz bulamamakmış,

Aşık olduğunda, seni içtenlikle dinleyebilecek birinin olmamasıymış,

Kötülükler karşısında sana sahip çıkacak birini bulamamakmış

Kanadı kırık bir kuş gibi yaşamakmış,

Hasta olduğunda içine sevgi katarak yapılan çorbayı içememekmiş,

Sabahları seni yolcu edenin, akşamları seni karşılayanın olmamasıymış,

Mutluluğunu ve hüznünü paylaşamamakmış,

İçinde yaşanan fırtınaları insanlardan gizlemekmiş,

Ve en önemlisi kaç yaşında olursan ol artık yetişkin olmayı öğrenmekmiş….

Üzerinden yıllar geçmesine rağmen alışamıyor insan annesizliğe…

Bugün bunları yazmak geldi içimden, annesine sarılmış tüm çocukları kıskandığım bugün, birbirine bağlayamıyorum cümleleri, her şey eksik ve bir o kadar da anlamsız…Anlatamıyormuş zaten insan yaşadığı acıları harfi harfine, söylemek istedikleri ise düğüm olup kalıyormuş boğazında... 16 yıldır cümlelerin anlamını yitirmiş şekilde yaşıyorum.

Tüm annelerin, anne adaylarının anneler günü kutlu olsun.

Sevgilerimle